Altın Anahtar, İletişim
İnsan olmanın getirisi olan iletişimi farklı açılardan ele almak istiyorum. Dünya düzeni nasıl kuruldu, süreç nasıl gelişti? Elbette insan olarak kattıklarımızla bir kalıba oturdu. Yani, bu düzeni bizler sağladık ve bunu iletişim kanalı ile yürüttük.
Anlatmak ve Dinlemek aslında başlı başına iki büyük yetenektir. Her ikisi de yoğurmadan ve Yorulmadan etkin olarak yönetilmelidir. Elbette insanların kabulü dâhilinde, mevcut ihtiyaç gözetilerek algıda yanılgılara sebebiyet vermeden kolay bir dil ile aktarılması gerekmektedir. Hepimizin bir başka akla, kalıp yargısı olsa da, içsel olarak kesinlikle muhtaçlığı oluşur. Burada önemli olan iki durum var: Kabul etmek ve kabul görmek…
Anlatmayı ele alalım. Her zaman eğitilmeye aç, eğitmeye gönüllü olmak sizi siz yapacaktır. Hep ne diyoruz; “İnsana insan gerek.” Ve kabul etmeliyiz ki, beşeri ilişkiler, muhabbet ehli olmak, fikir beyan etmek, yeni bakışlar öğrenmek, enerjimizi yükseltecektir. Bu potansiyeli kendinize layık görüp harekete geçmeniz gerekiyor. Şöyle düşünelim, yılların verdiği bilgi birikiminiz, tecrübeleriniz ve başlı başına bir hayat hikâyeniz var. Bunların yanında, doğru bildiğiniz ritüeller, altı dolu bilgiler ve niceleri… Tüm bunlar sizin mutlak surette iletişim içinde olmanızı sağlayacak ve başka insanlara ilham olacaktır. Kendi hayatlarınıza dokunacağınız insanlar için, sizin deneyimleriniz, yetenekleriniz ve bilgi birikiminiz büyük bir hazinedir. Kuracağınız bir cümle, belki karşı tarafta aydınlatıcı bir çığır açacak ve onun dar alana sıkıştığı, adım atamadığı, kendisini toparlayamadığı bir durumdan çıkmasında mucizevi bir dokunuş olacaktır. Bunu bilemeyiz ama anlatmayı ve paylaşmayı denemeliyiz.
Aynı şekilde, dinlemenin de müthiş öneminden biraz bahsetmek istiyorum. Burada bahsetmek istediğim, değerlerimize, bakış açımıza, eğitimlerimize yenilerini eklemek, kısacası öğrenmek kavramını kendimizde gerçekleştirebilmek. Küçük bir örnek verelim; Basit bir tavır olarak görsek de, aslında, ayak üstü selam verdiğimiz birinden dahi, o an için bir şey öğrenebiliriz. Karşı taraf için gerçekleştireceğiniz bedensel ve zihinsel jest, sizin değer verdiğinizi ya da değer gördüğünüzün bir çıkarımıdır aslında. Katıldığımız bir üst düzey görüşmede, makam olarak, yöneticinin görüşmeyi nasıl yönlendirdiğini analiz edip, yanlışını doğrusunu işleyip, duruş olarak onun, size yakın gelen ve beğendiğiniz yönlerini örnek alırsınız. Siyasi görüşü, sizden ayrı olsa da, anlatımından ve tavrından bir şeyler öğrenebilirsiniz. Yeter ki bu konuda algımız açık olsun ve istekli olalım.
Tam bu noktada, size şunu da hatırlatmak isterim ki, iyi bir hatip ve iyi bir dinleyici olmak çok okumaktan geçer. Okumak deyince, önyargısız ve dengeli okumaktan bahsediyorum. Yani sadece aşk romanları değil, bize rol model olabilecek ünlü düşünürlerin, hayatı sıkıntılar içinde geçse de yılmayarak unutulmaz eserler veren ve insanların sevgisini kazanmada başarılı olmuş sanatçıların, girişimleri ile toplumlara faydası olmuş, başarılı markalar ortaya çıkarmış iş insanlarının yaşam öyküleri, kitlesel destekler veren yardım kuruluşlarının hikâyelerini, tarih ve seyahat kitaplarını okumak bizlere hem vizyon katacak hem de bir dost meclisinde, dedikodu etmek yerine bir konu açmamıza, karşımızdakiler ile faydalı paylaşımlar yapmamıza imkan sağlayacaktır. Bu tezimi şöyle bir örnek ile güçlendirmek isterim; Bir insanın on binlerce kitap okuma olasılığı, ne yazık ki günümüz hayatında pek mümkün olamayacağı için, her bireyin okuduklarını özet halinde bahsetmesi durumunda, çevremizden on binlerce kitap ve yazı hakkında bilgi almamızın yolu açılır.
Sonuçta, okudukça daha iyi bir hatip olur, daha makul bir dinleyici olur, ve eğittikçe eğitiliriz. Demirin dövülmesi gibi, ağacın budanması gibi, suntanın mobilya olması gibi yaşam yolculuğumuzda, iletişim ve etkileşim halinde olduğumuz her an, hanemize artı olarak eklenir.
Çevremizdeki mütevazı ve sakin insanları incelediğimizde, hepsini öğretici, farklı bir hikâyesi olduğunu görürüz. Önemli olan onları konuşturabilmek ve bize, faydalı olacak bilgileri aktarmalarını sağlamaktır. Ve yine aynı mantıkla hareket edersek, konuşmayı seven herkes de, karşı tarafı etkileyecek diye bir şart yoktur. Bu sayede bize, zaman kaybettirecek uzun ve anlamsız görüşme ve konuşmalardan arınmış oluruz, kazanacağımız zamanı da kendimizi eğitecek ve geliştirecek faaliyetlerde harcayabiliriz.
Kendimiz için yaptığımız iyiliklere bir yenisini eklemenin en verimlisi sürekli iletişim halinde kalmak ve her düzeyde anlatma yetisini geliştirmek ve sonsuz bir saygıyla karşıyı dinleyebilmektir. Sınırlı ömrümüzün her dakikası kıymetliyken anlama ve dinleme alışverişini azami önemle ve gayretle yapalım. Heyecanlı ve güncel kalacağınız, hep iletişimde olacağınız güzel günler dilerim.
Aleyna ALTINTAŞ
aaltintas@isteilham.com Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.