Tüketici olarak bilinçlenmeliyiz
Geçtiğimiz haftalarda bir akademisyen hocamız, Facebook hesabında başına gelen üzücü bir olayılar zincirini paylaşmış. Bem de bu konuda çok fazla araştırmalar yapan biri olarak bilgilendirici bir yazı paylaşmak istedim. Maalesef ülkemizde ticaret yapan veya yapıyormuş gibi görünen kişilerce dolandırılan mağdur ve soyguncu çok…
İletişim sektörü özelleştiğinden bu yana çok sayıda iletişim firması türedi. Kurumsallık anlamında kötü hizmet veren, insanları taciz eden ve sözleşmede imzayı alana kadar her türlü hileli vaatlerle bizleri kendilerine bağlayan firmaların sayısı arttı. Bir de bunların prim usulü çalıştırdığı personeller de ayrıca insanları yalan vaatlerle kandırıp, sözleşmeyle bağlıyorlar. Bu gençleri ‘iletişim uzmanı’ unvanıyla ucuza çalıştırıp, abone sayısından prim kazanmaya teşvik ediliyorlar. İmzayı attıktan sonra görüyorsunuz ki vaat edilen hiçbir şey yerine getirilmiyor. İnternet abonesi oluyorsunuz, hizmeti kötü, hızı yavaş fakat ayrılmak isteyip, ayrılamıyorsunuz. Bağlamışlar sizi, bırakmıyorlar. Modemi iade etmek istiyorsunuz edemiyorsunuz…
Bu konuda ülkemizde, bir müşteri olarak ve fahri tüketici temsilcisi olarak 3 dev markanın en iyi hizmeti verdiğini söyleyebilirim. Açıkça isim vermek istiyorum; Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom markaları, müşteri memnuniyeti sıralamalarında en üstteler. Ülkemizde de en çok mağduriyet yaratan, mantar gibi üreyen, değişik isimlere sahip firmalar bu üç markanın dışında cirit atmaktadır.
Bu mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması için önemli bir bilgiler paylaşmak isterim. Bizleri arayanlar, tanıtım yapanlar, ‘bizimle çalışın’ diyenler, bize nasıl ulaşıyor?
Söyleyeyim.
Bizim yüzümüzden! Aslında biz izin veriyoruz.
Kişisel veri paylaşımı ve iletişim iznini verdiğimiz firmalar, kişisel verilerimizi 3. Kişilerle paylaşıyor.
Hele bir de telepazarlama gibi ortamalardan aldığınız bir ürün var ise, “Bu kişi alıcı müşteri” diyerek sizlerin telefon numarasını, ilgi alanlarını da satarak kazanç elde ediyor.
Bazı bankalar ile bazı iletişim firmaları da, müşterilerinin kimlik bilgini ve telefon numaralarını 3. kişilerle paylaşma izni alarak, bu verilerden kazanç elde edebiliyor. Geçmişte yapmış olduğum araştırma neticesinde; kurumsal firmaların bilgisi dışında, kendi bünyelerinde çalışan personellerden “Görevi kötüye kullanma” suçunu işleyerek, kredi kartı bilgilerimizi satanlar olduğunu da öğrenmiştim.
Tabi artık Kişisel Verilerin Gizliliği Kanunu üzerine önemli çalışmalar yapılıyor.
Bunun önüne geçebilmenin yolu şudur: Alacağımız hizmetlerde imzaladığımız sözleşmeler, uzun uzun, sayfa sayfa… Kimse bunları okumaz. Ama “Okudum, okuduğumu anladım” diye teyit alarak imzalatırlar. İmzalanılan her belgenin bir kopyasını alma hakkınız var. Tüketici Kanunu bu hakları koruyor. Sözleşmeler, yasa gereği iki taraflı hazırlanmak zorunda. İmzaladığımız belgeler tek taraflı hazırlanmış sözleşmeler olduğu için bizlerin de bu sözleşmeye dilediğimiz maddeyi ekleme hakkımız kanunen var.
Burada elle yazmanız gereken şey; “Kişisel bilgilerimin 3. Kişilerle paylaşılmasına izin vermiyorum” cümlesidir. Bu cümleyi yazıp yanına imza atarsanız sizi her firma veya şahıs kafasına göre arayamaz. Bilgileriniz “Kisisel Verilerin Gizliliği Kanunu” kapsamında korunur. Aksi olursa dava yoluyla hakkınızı arayabilir, maddi manevi tazminat alabilirsiniz.
Diğer konu ise Tüketici Kanunu’na göre kullanmadığınız yani almadığınız bir hizmetin bedelini hiç bir firma tahsil edemez. Bunu zoraki yolla sizden tahsil ettilerse, bağlı bulunduğunuz Kaymakamlık Tüketici Hakem Heyetine internet sayfalarındaki dilekçe ile başvuru yapıyorsunuz. Belgelerinizi de sunarak, ödediğiniz ücreti geri alabiliyorsunuz. Firmaya da cezası kesiliyor.
Cayma hakkımızı iyi okumalıyız ve mağduriyet yaşamamak için iletişim bilgisi, telefon, e-posta, web sitesi, adres gibi bilgileri olmayan, ulaşılamayan, zor iletişim kurulan firmalardan hizmet almamanızı öneririm.
Esra ÖZKAN
eozkan@isteilham.com Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.