Cüzzamı Kurutan Doktor: Prof.Dr. Türkan Saylan
Tarihe adını yazdırmış, ünlü markaların, firmaların ya da başarılı kişilerin başarı hikâyelerini yayınladığımız tarih köşemizin bu sayısında, ülkemizin dermatoloji (cilt hastalıkları ve tedavisiyle ilgilenen tıp dalı) alanında özellikle cüzzam hastalığı ile ilgili başarısı ile “Cüzzamı Kurutan Doktor” olarak bilinen, bunun yanı sıra kadın sağlığı ve eğitimi ile ilgili birçok projede ülkeye faydalı çalışmalar yürüten bilim insanımız Prof. Dr. Türkân SAYLAN’ın azim ve başarı dolu öyküsünü anlatacağız.
1935 Yılında İstanbul’da doğan Türkân Saylan, müteahhit bir baba ile İsviçreli bir annenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendinden başka dört kardeşe sahip olan Saylan, disiplinli bir ailede yetişmiştir. Ailesi maddi imkânlar bakımından dönemin şartlarına göre iyi durumda olmalarına rağmen, daha rahat bir meslek üzerine eğitim alabilecekken, kendini ülkeye faydalı olma isteği ile bunu tıp alanında yapabilmek için tıp doktorluğunu tercih etmiş ve 1963’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi.
Kendisi ile yapılan röportajlarda, annesinin çok disiplinli olduğunu ve kendisini, sıkı ve kontrollü şartlarda yetiştirdiğini bahsetmiştir. Beş kardeşin en büyüğü olan Saylan, diğer kardeşleriyle ilgilenmenin de sorumluluk duygusunu ciddi anlamda geliştirdiğini söylemiştir. Dolayısı ile meslek seçimi, yetiştirilme tarzı, disiplin ve sorumluluk duygusu ile birleşerek oluşmuştur.
Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra, 1964-1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesinde, Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını tamamladı. Üç yıllık cildiye eğitiminin ardından girdiği uzmanlık sınavını kazanınca tayini Bursa’ya çıktı. 1967 yılında İstanbul’da kadro açılana kadar diyerek gittiği Bursa’da, İstanbul’dan hocasının onu başasistan olarak önerdiği haberi gelmişti. Türkân Saylan, “bu iş erkeklere göre” görüşlerine karşı gelmiş ve 1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başlamıştı. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere’de ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransa’da 1976’da yine İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972’de doçent, 1977’de profesör oldu. 1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başladı, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurdu.
Hastaları iyileştirmek için Anadolu’nun en uzak köylerine gitmeye üşenmedi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kurulan Lepra Araştırma Uygulama Merkezi’nin müdürü oldu. Üstelik hastaların sadece sağlığıyla değil iyileştikten sonra hayata katılmaları için de uğraşırdı, iş bulurdu, aile kurmalarına yardım eder, hatta Lepra Hastanesi’nin biten tüpünü bile kendi satın alırdı. Bu hayat yorucu olsa da gönül kazanmak onun için her şeyden önemliydi, kendinden önce hep başkalarını düşündü. Bir yandan da doçent olmuş, derslere giriyor, öğrencilerle ilgileniyor, hasta bakmaya devam ediyordu. Bu çalışmalar 1981 yılında Cüzam Hastanesi’nin kurulmasını sağlayacaktı.
1982–1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yürüttü.
1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verildi. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer aldı.
1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürüttü. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezinin” kuruluşunda görev aldı ve 1996’ya kadar müdür yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü yaptı. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalıştı ve 13 Aralık 2002’de emekli oldu.
HAYATINDA KARŞILAŞTIĞI ZORLUKLAR
1958 yılı Türkan’ın hayatının dönüm noktası olmuştu. Henüz bir yıllık evliyken babasını kaybetti.
Bakırköy Akıl Hastanesi ziyaretini aynı yıl yapacak, cüzam hastalarını ilk kez orada gördüğünde çok etkilenmiş ve kendine onları iyileştirme ile ilgili çalışmalar yapacağına söz vermişti.
Aynı yıl hamileyken bir de vereme yakalanacaktı.
Ardından ikinci hamileliğinde de verem olacak ve bu kez verem mikrobu omuriliğine sıçrayacak, on üç ay boyunca yüzükoyun yatakta kalması gerekecekti. O esnada çocuklarından biri iki yaşında, diğeri yedi aylıktı.
Kendi hastalığını bir yana bırakarak, hastanede gördüğü cüzam hastalarını aklından çıkaramamıştı. İnsanlara vahşi hayvan gibi muamele edilmesi karşısında midesine acılar saplanmıştı. Etrafı tellerle çevrili 28 numaralı koğuş, kâbuslarına giriyordu. O koğuşun aklında kalan görüntüleri için “Cehennemi gördüm” demişti ve çok geçmeden bu hastalık konusunda çalışmaya başlamıştı. Araştırmalarında, hastalığın iyileştirilebileceği sonucu çıkmıştı. Kendisi bu gelişmeye mutlu olsa da, ne kocası, ne de hocaları cüzam konusunda çalışmak istemesini destekledi. Ama o daha hastanedeki o gün dermatoloji bölümünü seçmeye karar vermiş ve karnındaki bebeğine onları iyileştireceğine söz vermişti.
1986 yılında hem annesini kaybetmişti hem de sağlığı bir kez daha bozulmuştu. Bu kez meme kanseri olmuştu! Sonrasında kendisi ile yapılan röportajlarda, ameliyata girerken de kendine, “Bunu diş çektirmek gibi düşün, kanserin seni yenmesine izin verme Türkan!” dediğini belirtmişti. Dediği gibi de yaptı, hatta bir kemoterapi seansından sonra kalkıp Antalya’da bir kongreye gitmişti.
SOSYAL SORUMLULUK ÇALIŞMALARI
1989 yılında, Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacı ile oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularındandır ve uzun bir süre Genel Başkanlığını yürütmüştür. Bunun yanı sıra, 14 Nisan 2007 Ankara-Tandoğan ve 29 Nisan 2007 İstanbul-Çağlayan Cumhuriyet Mitinglerinin organizasyonunda ve icrasında bulunmuştur. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin dışında farklı sivil toplum kuruluşlarında da çeşitli görevlerde bulunmuş, örneğin 1990’da oluşan “Öğretim Üyeleri Derneği”ni kurmuş ve ilk dönem II. Başkanlığını yapmıştır. Ayrıca 1995’te, mezun olduğu lise için oluşturulan Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı (KANKEV)nın ve yine 1995’te kurulan ‘Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’ (TÜRKÇAĞ)’nın kurucusu ve başkanıydı.
Kız çocuklarının okuması, kendi ekonomik özgürlüklerini sağlamaları, halkın kendi ürettikleriyle yaşantısını kimseye muhtaç olmadan sürdürmesini sağlamak demekti. Türkan ülkesini o kadar severdi ki; Türkiye’de yaşayan insanların, kendilerini hangi kimlikle tanımlarlarsa tanımlasınlar çok marifetli olduklarına inanır, önleri açık olursa en yetenekli doktorların, mimarların, sanatçıların bu topraklardan çıktığına inanırdı.
DİĞER GÖREVLERİ
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçilmiştir.
- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Üniversitelerarası Kurul kontenjanından 2 Şubat 2001’de YÖK üyeliğiyle görevlendirilmiş 13 Aralık 2002’de üniversitelerdeki görevlerinden yaş haddinden ötürü emekli olduğu için ayrılmıştır.
Mart 2003’te ise Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine getirilmiş ve bu görev Mart 2007’de bitmiştir.
2003–2004 arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.
ÖDÜLLERİ
1996’da İstanbul Üniversitesi kendisine “Atatürk İlke ve Devrimleri” ödülünü vermiştir.İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve “Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği” (1996) tarafından onur üyesi seçilmiştir.
Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görülmüştür:
“Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü” İstanbul Üniversitesi (1996),
“Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü” (1990),
“Melvin Jones Ödülü” (1991),
“Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” İncirli Lions (1996),
“Kuvayi Milliye Ödülü” Haliç Rotary (1997),
“Fahrettin Kerim Gökay Ödülü” Türk Lions Vakfı (1997),
“Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü” (1998),
“75. Yıl Ödülü” Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998),
“Uğur Mumcu – Muammer Aksoy Ödülü” ADD İstanbul Şubesi (1999),
“Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur” Ödülü” (2000),
İtalya “Foyer des Artistes Kurumu Ödülü” (2001),
Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle “Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü”,
“Atatürk Ödülü” Amerika / Atatürk Topluluğu (2001),
“Sanat Kurumu Onur Ödülü” (2002),
“Atatürk / Çağdaşlık Ödülü” Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003),
“Üstün Hizmet Ödülü” Yıldız Teknik Üniversitesi (2004),
Eğitime yaptığı katkılar nedeniyle “Eğitim Ödülü” TED Koleji,
“Kendinden once hizmet” ilkesine örnek davranışı nedeniyle “100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü” Rotary Kulübü,
“İnsan Hakları Ödülü” İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004),
“Türkiye’nin En İyi Eğitimcisi” Ödülü – Tempo Dergisi (2004),
Kültür Üniversitesi’nin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda “Yılın En Yürekli Kadını Ödülü” (2004) ,
“Puduhepa Ödülü” – Adana Kütür Sanat Derneği (2005),
“Meslek Hizmetleri Ödülü” Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005),
“Toplumsal Barış Ödülü” Barış Radyo,
“İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” Sosyal Demokrasi Vakfı İnsan Hakları Demokrasi Barış ve Dayanışma Ödülü (2005),
“İyi Kalpli Ol Ödülü” Türk Kalp Vakfı (2006),
“Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü” Dünya Gazetesi (2006),
“ÇEK Eğitim Ödülü”, Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006),
Vehbi Koç Ödülü (2009).
Kabataşlılar Derneği Ahmet Taner Kışlalı
” Aydın İnsan” Onur Ödülü (2009)
Prof. Dr. Türkân Saylan’ın acılarla ve hastalıklarla ama buna karşın azimle ve başarı ile dolu hayatından belli başlı kesitleri sizlere aktarmaya çalıştık. İnsanlara faydalı olabilmek amacı ve düsturu her zaman için sorunsuz bir yolda olamıyor. Amaç manevi olarak ne kadar tatmin edici olursa, çekilen zorluklar, acı ve ıstırap o kadar yoğun oluyor. Bu vesile ile Türkân Hoca’yı rahmetle anıyor ve mücadele ve başarı dolu hayatının örnek olmasını temenni ediyoruz.
KAYNAKLAR:
https://www.sabah.com.tr/turkan-saylan-kimdir-
https://www.biyografi.net.tr/turkan-saylan-kimdir/
http://www.hurriyet.com.tr/annem-ve-ben-birbirimizin-ziddi-iki-kadindik-6465929
Kitap: “Güneş Umuttan Şimdi Doğar”, 2004, İş Bankası Kültür Yayınları
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.