DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2.496,45
BIST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Matematiğin ve Astronominin Efendisi, Ali Kuşçu…

21.04.2020
A+
A-

Tarih Köşemizde matematik ve astronomi alanında önemli çalışmaları ve üniversite eğitim kitapları olan Ali Kuşçu’yu tanıtacağız. 15. Yüzyılda yaşayan Ali Kuşçu, Fatih Sultan Mehmet’in ricası ile ilim ve bilim çalışmalarına İstanbul’da devam etti.

 

Ali Kuşçu, 15. Yüzyılda, Semerkant’da doğdu ve yetişti. Babası, Timur (1369-1405)’un torunu olan Uluğ Bey (1394-1449)’in doğancıbaşısıydı. “Kuşçu” lakabı buradan gelmektedir. Asıl adı Alâeddin Ali’dir.

Uluğ Bey de dahil olmak üzere, Kadızâde-i Rûmî (1337-1420) ve Gıyâsüddin Cemşid el-Kâşî (?-1429) gibi dönemin önemli bilim adamlarından matematik ve astronomi dersleri aldı.

Ali Kuşçu, Semerkant Gözlemevinin sorumlusu olarak gözlemevinin başına geçdi.Bu görev, Uluğ Bey’in meşhur eseri “Şerh-i Zîc-i Uluğ Bey”in hazırlanmasında önemli katkılar sağladı. Uluğ Bey bu eserinde, Batlamyus (MS 85 – 165)’un Almagest adlı eserinin ve Meraga Gözlemevinde yapılan “zîc”in (yıldız kataloğu, almanak) hatalarını ortaya koyarak eseri düzeltmeye çalıştı.

Uluğ Bey’e yardımının yanı sıra Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Tecrîdü’l-kelâm adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tûsî’nin eserini Şerhu’t-Tecrîd adıyla şerhederek Ebû Saîd Han’a takdim etti.

Ali Kuşçu bir aralık, öğrenimini tamamlamak amacı ile, Uluğ Bey’den habersiz Kirman’a gitti ve orada yazdığı Hall el-Eşkâl el-Kamer adlı risalesi ile geri dönmüştür. Dönüşünde risaleyi Uluğ Bey’e armağan etti ve Ali Kuşçu’nun kendisinden izin almadan Kirman’a gitmesine kızan Uluğ Bey, risaleyi okuduktan sonra onu takdir etti.

Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin’e gönderildiği ve dönüşünde dünyanın yüzölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği bilinmektedir. İstanbul’un boylamını, eskiden belirlendi olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tespit ettiği bilinir.

Ancak, Uluğ Bey’in ölümü üzerine Ali Kuşçu Semerkand’dan ayrıldı ve Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın yanına gitti. Daha sonra Uzun Hasan tarafından, Osmanlılar ile Akkoyunlular arasında barışı sağlamak amacı ile Fatih’e elçi olarak gönderildi.

Ünlü bilgine hayran olan İkinci Mehmet, kendisinden İstanbul’da kalmasını rica etti. Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçu’ya İstanbul’da kalmasını ve medresede ders vermesini teklif eder. Ali Kuşçu bu teklifi kabul eder, Tebriz’e dönerek elçilik görevini tamamlar ve tekrar İstanbul’a geri döner. İstanbul’a gelen Ali Kuşçu, Ayasofya’ya müderris olarak atanır. Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesinin programlarını hazırladı ve astronomi matematik dersleri verdi. Ayrıca İstanbul’un enlem ve boylamını ölçmüş, çeşitli güneş saatleri yaptı. Verdiği dersler olağanüstü rağbet görmüş, önemli bilim adamları tarafından izlendi. Bu durum 16. yüzyıldaki eserlerde etkisini gösterdi.

İstanbul’a dönüşünde Ali Kuşçu, Fatih tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından sınırda karşılanır. Kendisi için ayrıca karşılama töreni yapılır. Ali Kuşçu’yu karşılayanlar arasında, zamanın ulemâsı İstanbul kadısı Hocazâde Müslihü’d-Din Mustafa ve diğer bilim adamları da vardır. İstanbul’a gelen Ali Kuşçu’ya 200 altın maaş bağlanır ve Ayasofya’ya müderris olarak atanır. Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesi’nin programlarını hazırladı, astronomi ve matematik dersleri verdi. Ayrıca İstanbul’un enlem ve boylamını ölçmüş ve çeşitli Güneş saatleri de yaptı. Ali Kuşçu’nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü oldu. Verdiği dersler olağanüstü rağbet görmüş ve önemli bilim adamları tarafında da izlendi. Ayrıca dönemin matematikçilerinden Sinan Paşa da öğrencilerinden Molla Lütfi aracılığı ile Ali Kuşçu’nun derslerini takip etti. Nitekim etkisi on altıncı yüzyılda ürünlerini verecektir.

Ali Kuşçu’nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri vardır. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih’e sunulduğu için Fethiye adı verilen astronomi kitabıdır. Eser üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde gezegenlerin küreleri ele alınmakta ve gezegenlerin hareketlerinden bahsedilmektedir. İkinci bölüm Yer’in şekli ve yedi iklim üzerinedir. Son bölümde ise Ali Kuşçu, Yer’e ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını vermektedir. Döneminde hayli etkin oldu olan bu astronomi eseri küçük bir elkitabı niteliğindedir ve yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazıldı. Ali Kuşçu’nun diğer önemli eseri ise, Fatih’in adına atfen Muhammediye adını verdiği matematik kitabıdır. 1474 yılında ise hayatını kaybetti.

Ali Kuşçu’nun çalışmaları kelam, dil bilgisi ve matematik, astronomi yönünde gelişti. Adudüddin’in Risale-i Adüdiye’sine (Adudüddin’in Risalesi) yaptığı yorumlar ve özellikle Unkud-üz-Zevahir fi Nazm-ül-Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım) isimli eserleri önemlidir.

Astronomi konusunda ise Farsça yazdığı Riselet-ül fi’l hey’et (Astronomi Risalesi) başta gelir. Eser, bazı ilâvelerle Arapçaya çevrildi. Ali Kuşçu bu nüshaya Risalet-ül-Fethiye (Fetih Risalesi) adını vererek İkinci Mehmet’e sundu.

Ayrıca Uluğ Beyin Zîc’ine yaptığı yorum, en önemli yazılarındandır. Bunlardan başka Mahbub-ül-Hamail fi keşif-il-mesail (Meselelerin Keşfinde Tılsımların en Makbulü) isimli ansiklopedik bir eseri daha vardır.

ASTRONOMİ-MATEMATİK ALANINDAKİ ESERLERİ

 

  1. Risâle fi’l-heye. Astronomi ile ilgili Farsça bir risâle olup Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2639, 2640; Esad Efendi, nr. 2033/4), Nuruosmaniye (nr. 4913) ve Köprülü (nr. I, 1582/14) kütüphanelerinde nüshaları vardır. Bir mukaddime ve iki “makale”den oluşan risâleyi Molla Pervîz Mirkatü’s-semâ adıyla Türkçe’ye çevirdi. Bu tercümenin bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi’ndedir (nr. 2949). Ayrıca Muslihuddîn-i Lârî’nin bu risâleye yaptığı Farsça bir şerhi de bulunmaktadır (Köprülü Ktp., nr. I, 1586/2).
  2. Risâle fi’l-hisâb. Üç makaleden oluşan Farsça bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 2733) müellif hattı bir nüshası bulunmaktadır.
  3. er-Risâletü’l-fethiyye. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’a karşı elde ettiği zafer münasebetiyle Fâtih’e ithaf edildi olan astronomi ile ilgili Arapça bir eserdir. Risâleyi Ali Kuşçu’nun torunu Mîrim Çelebi ile talebesi Sinan Paşa ayrı ayrı şerhettilerdir. Eserin, Kanûnî’nin emri üzerine 1548 yılında Halep’te Hulâsatü’l-hey’e adıyla Ali b. Hüseyin, 1824 yılında da Mir’âtü’l-âlem adıyla Mühendishâne-i Hümâyun başmüderrisi Seyyid Ali Paşa tarafından (bk. Râgıb Paşa Ktp., nr. 250) yapıldi Türkçe tercümeleri de vardır. Bu eserin yukarıda adı geçen Farsça Risâle fi’l-heye’nin Arapça tercümesi olup olmadığı konusu tartışmalıdır (bk. İA, I, 323; Ünver, s. 44-45). er-Risâletü’l-fethiyye’nin Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2733/1 müellif hattı; Dârülmesnevi, nr. 340; Pertev Paşa, nr. 633/22; Hâlet Efendi, nr. 538; Lala İsmâil Paşa, nr. 292/1) ve Nuruosmaniye (nr. 2950/3) kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur.
  4. er-Risâletü’l-Muhammediyye. Ali Kuşçu’nun Arapça olarak kaleme alıp Fâtih’e ithaf ettiği hesap ilmi ile ilgili bu eseri bir mukaddime ve beş makaleden ibarettir. Eserdeki makale sayısı, Farsça Risâle fi’l-hisâb’dan fazladır. Bu iki risâlenin birbirinin tercümesi olup olmadığı konusu da tartışmalıdır (bk. İA, I, 23; Ünver, s. 41-42). Risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde biri müellif hattı olmak üzere (Ayasofya, nr. 2733) çeşitli yazma nüshaları vardır (Lâleli, nr. 2715/2; Pertev Paşa, nr. 623/23; Kılıç Ali Paşa, nr. 683/4).
  5. Şerh-i Zîc-i Ulug Beg. Farsça bir şerh olup tertip açısından bir zîc için gerekli bütün bilgileri ihtiva etmektedir. İstanbul Kandilli Rasathanesi (nr. 113) ve Râgıb Paşa (nr. 928) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır.
  6. Şerhu’t-Tuhfeti’ş-şâhiyye. Kutbüddin Mahmûd b. Mes‘ûd eş-Şîrâzî’nin astronomiyle ilgili et-Tuhfetü’ş-şâhiyye adlı eserinin şerhidir (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 367-368). Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Cârullah Efendi, nr. 2060) bir nüshası tespit edildi. Şerhin Ali Kuşçu’ya ait olduğuna dair metinde herhangi bir işaret yoktur. Tabakat kitaplarında da Ali Kuşçu’ya böyle bir şerh nisbet edilmedi. Yalnız söz konusu nüshanın ilk varağının üst tarafında Ali Kuşçu’ya ait olduğu kaydedildi bulunmaktadır.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.
İŞTEİLHAM
REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
%d blogcu bunu beğendi: