Türk Savunma Sanayisinin Kurucusu Nuri Killigil Paşa’nın Girişimcilik Öyküsü
Bu bölümümüzde sizlere Kafkasya İslam Ordusu Kumandanı olarak Bakü ve Azerbaycan’ı işgalden kurtaran Nuri Paşa’nın askeri ve siyasi başarılarının yanı sıra girişimcilik hikâyesini anlatmaya çalıştık. Kurtuluş Savaşında Doğu cephesinde Kazım Karabekir paşa ile birlikte komutan olarak düşmanlarla savaşan, , Azerbaycan’ı Rus işgalinden kurtarma çabalarından ötürü Azerbaycan’da Milli Kahraman ilan edilen Nuri Paşa (Nuri Killigil), aynı zamanda, Türkiye’deki çinicilik konusunda ilk anonim şirketi ve ardından ilk özel silah fabrikamızı kurmuştur.
Nuri Paşa, 1890’da önemli bir Balkan kenti olan Manastır’da doğdu. 1912 yılında Sırplar Manastır’ı işgal etti. 1913’de de Manastır Sırbistan’a dahil edildi. Başarılı bir ilkokul ve Ortaokul hayatı yaşayan Nuri, çevresinde asker olan veya askeri okulda okuyan çok kişi olduğu için onlara özeniyordu. O yüzden askeri liseye yazıldı. En büyük iki merakı çini ve silahlar üzerineydi. Lisede Osmanlı silahlarını incelemeye başladı. Hep, Alman, İngiliz, Fransız etiketleri vardı. “Neden kendi silahımızı yapamıyoruz.” diye düşündü. Okul bitince Manastır ordusuna katıldı ve İstanbul’a bir ayaklanmayı bastırmaya geldi. İstanbul’a ilk defa geliyordu. Orhan arkadaşı ile, Osmanlı’nın gemi üretim yerlerini ve silah merkezlerini gezdiler. Karaköy’deki Kılıç Ali Camisini gezdiler. Nuri, camideki çinileri inceledi.
Sonra, Nuri Doğu’da Azerbaycan sınırındaki Karadağ’a tayin edildi. Nuri Paşa, Enver Paşa’nın kardeşiydi. Arkadaşı ile İstanbul’u gezdiler. Silah atış yarışmasına girdi. Kazandı ve Piyade Atış Okuluna gönderdiler. Orada da başarılı olan subayları Avusturya’ya gönderiyorlardı. Nuri de Avusturya’ya kurs almaya gitti. Yüzbaşı amcası da Avusturya’daydı. Birçok silah inceledi, eğitimini aldı. Abisi Enver Paşa’da Almanya’daydı. Sürekli görüşme fırsatları oldu. Kosova Priştine’de Sultan Mehmet Reşat’ın ziyaretinde, kendisine korumalık yapmıştır. O arada, Nuri Bey rahatsızlanmıştı. Doktor “Apandistin iltihaplanmış.” demişti.
İyileştikten sonra, abisi Enver Paşa onu almadan, İtalyan’lardan savunmak üzere, Libya Trablusgarp’a gitmişti. Aklı onlarda kalan Nuri Bey, peşlerinden Fransa ve Tunus üzerinde Libya’ya geçmek için Sultan Beşinci Mehmet Reşat’dan izin aldı. Fransa’daki fabrikaları gördü ve özendi. Osmanlı’nın da işgalden kurtulup böyle fabrikaları olmasını istiyordu. LTrablusgarp’a geçtiklerinde, Balkan’da ayaklanmalar artınca, amcası İstanbul’a geri döndü. Amcası Halil Bey ile Nuri Bey, Trablusgarp’ta savaşa devam etti. İtalyan’ların ağır saldırılarına dayanamadı. 1912’de Trablusgarp İtalyan’lara bırakıldı.
Ardından Nuri Paşa Kafkas cephesine çağırıldı. Rusya Kafkas cephesinde, Hristiyan olmalarından ötürü Gürcü ve Ermeni gençlerini eğitti ve silahlandırdı. Ruslar, Azerbaycan’lılar Müslüman ve Türk olduğundan, Osmanlı’nın tarafını tutacaklarını düşünüyordu. Aama Azerbaycan verilmedi. Ve Azerbaycan, bağımsız cumhuriyetlerini kurdular. Nuri Paşa, Azerbaycan’da Milli Kahraman ilan edildi.
Fakat, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesi ile, Nuri Paşa, Padişah, Azerbaycan’daki silahlanmayı dağıtmasını istedi. Bunu kabul etmeyen Nuri Paşa’yı Osmanlı, ordudan attı. Azerbaycanlılar buna çok üzüldü. Nuri Paşa İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. İngilizler, Osmanlı Padişahını ve Savaş Bakanını ele geçirdikleri için Nuri Paşa’yı tutukladılar ve Gürcistan Batum’a yargılamaya götürdüler. Hapiste yattı.
Vatansever Türkler Nuri Paşa’yı oradan kaçırdılar. Nuri Paşa, Erzurum’a Doğu Cephesi kumandanı Kazım Karabekir’e gitti. Biraz Erzurum’da kaldı. Azerbaycan’a tekrar gitti. Azerbaycan ve Karadağ’ı korumak için Ermeni ve Rus Birlikleri ile savaştı. Sonra Erzurum’a çekildi. Kazım Karabekir Paşa’ya destek oldu. Mücadele ettiler. Sonunda Rusya anlaşmak istedi. Ankara hükümeti ile bir anlaşma yapıldı. Doğu Anadolu Türkiye’de kaldı. Ama Azerbaycan da Rusya’da kaldı.
Orada Sakarya Meydan Savaşı’nda Yunanlılar ile savaşmak istese de sağlığı bozulduğu için Berlin’e tedavi olmaya gitti.
Sağlık sıkıntısı çıktıktan sonra, askerliği bırakmak zorunda kalan Nuri Paşa, Almanya’da tedavi gördüğü sırada, vatana sivil (asker olmayan) olarak hizmet etmek istemişti. Sivil hayata dönünce, Cumhuriyetin de kurulmasıyla birlikte, çinicilik yapmaya karar verdi. 1924 Yılında, Kütahya’daki iyi bilinen çini ustalarını da toplayarak Kütahya Çinicilik Anonim Şirketini kurdu. Nuri Paşa, burada üretilen çinileri ülkenin ve dünyanın dört bir yanına satmayı hedefliyordu. Fakat Şirket ortakları arasında anlaşmazlık çıktı. Çiniciliği bırakıp İstanbul’a geri döndü. Ankara’daki yetkililer ile görüşüp, İstanbul Zeytinburnu’nda bir silah fabrikası açtı.
Büyük savaşlara giren Osmanlı’nın silahları hep dışarıdan alınmıştı. Bunu da kabullenmek istemiyordu. Mustafa Kemal Atatürk ile görüştü. 1930’da İstanbul Zeytinburnu’nda ilk silah fabrikasını kurdu. Birkaç yıl sonra, Beyoğlu Sütlüce’de diğer fabrikayı kurdu. Ve bu fabrika ile, İkinci Dünya Savaşı boyunca Orduya silah ve cephane verdi. Ortadoğu’ya da silah sattı. Çizimlerini kendinin yaptığı “Nuri” marka dokuz milimetre çağında tabanca üretmeye başladı. İkinci dünya savaşının bitimine kadar, orduya bu tabancalardan üretip sattı. Ortadoğu’ya da satmıştı. Ama İsrail’e satmayı reddetti.
Nuri Killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş 9 mm çapında, yarı otomatik tabancadır. Zamanının ilerisinde bir tasarıma sahiptir. Mükemmel durumda saklanmış bir örneği İstanbul Harbiye Askeri Müzesi’nde bulunabilir. Tabanca, Nuri Killigil’in mirasçıları tarafından müzeye bağışlanmış ve özel kutusunda ilk günkü gibi saklanmaktadır. Yedek şarjörü ve mermileri ile bir arada görülebilir.[1]
1944 senesi sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında hükümet Almanya’yı destekleyenlere karşı sert tedbirler almaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti yaralarını sarmaya ve kendi savunma sanayisini kurmaya çalışıyordu. 1948’de, İsrail’in silah alımı teklifini reddetti
2 Mart 1949’da akşam saatlerine yakın, fabrikada faili meçhul üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Sonradan cephane deposuna sıçrayan ateş mermilerin patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. Barut kokusu Galata Köprüsü’nden hissediliyordu. Fabrika çevresi kordon altına alındı. İçişleri Bakanı Ankara’dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.
Aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı. Ve boş tabut defnedildi. Daha sonra Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’te su üstüne çıkmış ve cenaze namazı kılınmadan Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiş. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kalmıştır.
Kütahya’da da ilk çini ve seramik üretimi anonim şirketini, bunun yanı sıra Türk savunma sanayinin ilk özel sektör fabrikalarından birini kuran, TBMM tarafından İstiklal Madalyası’yla onurlandırılan Nuri Killigil’i minnetle anıyoruz.
Kaynaklar:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Nuri_Killigil
Nuri Killigil (Atilla Oral, Demkar Yayınları, 2016)
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/baku-fatihi-nuri-pasa-/1584049
https://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/soner-yalcin/bir-unu%C2%ADtu%C2%ADlan-isim-nuri-killigil-1220687/ Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.