DOLAR 34,6567
EURO 36,3201
ALTIN 2.939,09
BIST 9.636,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
13°C
Hafif Yağmurlu
Per 14°C
Cum 16°C
Cts 14°C
Paz 13°C

TÜRKİYE’NİN İLK ANONİM ŞİRKETİ – ŞİRKET-İ HAYRİYYE

TÜRKİYE’NİN İLK ANONİM ŞİRKETİ – ŞİRKET-İ HAYRİYYE
14.08.2018
A+
A-

Bu yazımızda, ülkemizde kurulan ilk anonim şirket olan bir denizcilik firması “Şirket-i Hayriyye”’yi tanıtacağız.

Osmanlı İmparatorluğunda, 19. Yüzyılın ortalarına kadar, deniz taşımacılığı kayıklarla yapılmaktaydı.  Eskiden Boğaziçi’nin iki yakasında yolcu taşıma birbirinden güzel kayıklarla yapılırdı. Osmanlı oymacılık sanatının ince örnekleriyle süslü piyade, pazar kayığı, iki çifte, üç çifte vs. adları taşıyan kayıkların ilk ve sonbaharda müşterileri çok olurdu.

İmparatorlukta ilk buharlı gemi 1827’de işletilmeye başlandı. “Buğ Gemisi” olarak adlandırılan bu gemi, İngiliz Kaptan Kelly yönetiminde Swift adlı vapurdu ve  Tersane-i Amire tarafından satın alındı.

Ardından özellikle sayfiye yerleşimler ve yazlık alışkanlığının artması ile sahil kesimlerine ulaşım ihtiyacı gittikçe arttı. Toplu deniz taşımacılığı sadece kayıklar ile yapılmaktaydı, artan talep ve nüfus sayısı, kayıklar ile seyahat güvenliğini gittikçe tehlikeli hale getirmekteydi.

Bu süreçte Boğaziçi’nde artan ulaşım talebini karşılamak üzere, önce yabancılar buharlı gemi işletmeye başladı. 1837’ de biri İngiliz diğeri Rus bandıralı gemilerle yapılan taşımacılık işi kısa bir süre sonra yasaklandı, ancak devlet bu kez artan gereksinimi gidermek üzere harekete geçti.

Bir süre önce fırtınalı bir havada yolcularıyla birlikte Beykoz’dan hareket eden bir pazar kayığının Sarayburnu önlerinde batması, Mehmed Ali Paşa’nın önerisiyle de halkın güvenli bir şekilde yolculuk edebilmesi için bir karar alınır.

1838 yılında Osmanlı sularında yolcu ve yük taşımak üzere işletilen ilk Osmanlı bandıralı buharlı gemiler olan Tersane-i Amire’ ye ait Mesir-i Bahri ve Eser-i Hayr adlı vapurlardan Eser-i Hayr, İstanbul’da her akşam Bahçekapı’dan hareketle Arnavutköy, Rumelihisarı, Yeniköy, Tarabya ve Sarıyer’e gidecek ve ertesi sabah aynı güzergâhı izleyerek Bahçekapı’ya geri dönecekti.

Diğeri ise Marmara Denizi’nde İstanbul, Bandırma, İzmit ve Tekirdağ arasında yolcu taşımacılığı yapacaktı.

Tabii ki liman ve iskelelerin azlığı ve uygun olmaması nedeniyle bu gemiler yanaşamadığı için kıyıya yakın yerde bekliyor ve yolcular kayıklar ile gemiye taşınıyordu. Özellikle kalabalık olduğunda ve kötü hava şartlarında kadın ve çocukların gemiye ulaşımları tehlikeli olduğu için  özellikle 1840-1850 yılları arasında kadın ve çocuk yolcuların bu gemilerle seyahati yasaklanmıştı. Erkek yolcular için ise, seyahat ücretlerinin kayıklarla daha ucuz olmasından ötürü vapurlar daha az tercih edilmeye başlanmıştı.

Sonuçta  gerçekçi  olmayan  böyle  bir  yasağın  uzun  ömürlü olması beklenemezdi. Nitekim, yaklaşık iki buçuk ay sonra çıkan ve Şirket-i Hayriyye’nin kurulmasına dair olan Sultan Abdülmecid’in 30 Eylül 1850 tarihli iradesiyle bu yasak kaldırılır. Süleyman Refet Paşa’nın önerdiği şekilde vapurlarda kadınlar için özel salonlar yapılarak ve bu salonlarda görevlendirilecek personel de yaşlı ve güvenilir insanlardan seçilerek kumpanyanın vapurlarına ruhsat verilmesi münasip ve yolunda görülür.

Bu sorun geçici olarak çözümlense bile, vapur sayısının artırılması ve bu vapurlara uygun iskelelerin tanzim edilmesi şarttı.

Şirket-i Hayriye 1850 yılında sermayesi, her biri üçer bin kuruş olan 2000 hisse senediyle kuruldu. Sultan Abdülmecid Hanın emriyle devlet ileri gelenleri, nazırlar, zenginler ve halk bu hisse senetlerini satın aldılar. Valide Sultanın 50, Abdülmecid Hanın 100 hisse aldığı, eserlerde kayıtlıdır. Kuruluşu bittikten sonra altı yıl süreyle Antuvan Kalaycıyan ve Agop Bilezikçiyan adındaki iki tüccara ihale edildi. Fakat bu süre tamamlanmadan 1854’te mukavele feshedilerek şirket adına çalıştırılmaya başlandı.

17 Ocak 1851’de Reşid Paşa’nın desteği ve dönemin padişahı Abdülmecid’in onaylamasıyla kuruldu. Şirketin özelliği Türkiye’de kurulan ilk anonim ortaklık olmasıydı. Şirketin kuruluş Nizamnamesi Mecelle sahibi, Türk Hukuk ve Edebiyat adamı Ahmet Cevdet Paşa tarafından hazırlandı. Galatalı banker Manolaki Baltazzi İngiltere’den yandan çarklı 6 vapur birden ısmarladı. Vapurların Türkiye’ye gelmeleri 1854’ü buldu. İlk zamanlarda Tersane-i Amire vapurlarıyla aralarında rekabet olmaması için yalnız Eminönü ile Boğaz köyleri arasında sefer yapma hakkı verilen şirket, ilk seferini Üsküdar’a yaptı.

Şirketin zaman içinde 77 vapuru oldu. Bunlardan 66 tanesi İngiltere’de, 6 tanesi Fransa’da, 2 tanesi Almanya’da,1 tanesi Hollanda’da, 2 tanesi de İstanbul’da Hasköy’de inşa edildi. Şirketin yolcu vapurlarından başka 3 tane de kömür gemisi oldu. Şirket-i Hayriye’nin ilk kaptanlarının hemen hepsi, çoğu Rum olmak üzere gayrimüslimdi. Şirkette Türk olarak ilk kez Beykozlu Rıza Ömer Kaptan çalıştı.

Şirketin Avrupa yakasında; Salıpazarı, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı (Kayalar), Boyacıköy, Mirgûn (Emirgan), İstinye, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Sarıyer, Yenimahalle, Rumelikavağı, Altınkum iskeleleri vardı.

Anadolu yakasında da; Haydarpaşa, Salacak, Harem, Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli,Küçüksu, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz ve Anadolukavağı ile Haliç’te, Sütlüce iskeleleri vardı.

Şirket-i Hayriye, 1911’de Trablusgarp Savaşı, 1912’de Balkan Savaşı ve 1914’ten itibaren de I. Dünya Savaşı yıllarında vapurlarının çoğunu ordunun emrine verdi. I. Dünya Savaşı sona erdiğinde toplam 10 tane vapurunu kaybeden ve 5 vapuru da kullanılmaz hale gelen Şirket, iflasın eşiğine geldi. Savaşın sonunda elinde ancak 18 tane vapur kalan Şirket-i Hayriye, ancak devlet yardımıyla ayakta kalabildi.

 

Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1944’te bütün vapurları, Hasköy’deki fabrikası, taşınır ve taşınmaz mal varlıklarıyla satın alınarak devletleştirildi. Vapurları ve mal varlığı Devlet Denizyolları İşletmesi’ne devredildi. 15 Ocak 1945’te çıkarılan 4517 sayılı yasayla, Şirket-i Hayriye, fiilen ortadan kalktı; Türkiye Denizcilik İşletmeleri adını aldı.

  Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.

İŞTEİLHAM
REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
%d blogcu bunu beğendi: