Evrendeki En Büyük Hediye : NEFES 2. Bölüm
Doğru Nefes Alıp vermenin Sosyal yaşamımıza faydası var mı? , Doğru nefes alıp vermekle duygularımız değişir mi? , Nefesle farkındalık nasıl başlar? , Nefes ve Tasavvuf birbiri ile ilişkilendirebilir miyiz? Bütün bu sorulara cevap aranan ve geçen hafta ilk bölümünü yayınladığımız nefesin önemi ve hayatımızdaki etkileri ile ilgili faydalı bilgilerin yer aldığı röportajımızın ikinci bölümüne devam ediyoruz. Nefes alma tekniklerinden, doğru nefes almanın önemine kadar nefes ile ilgili merak ettiklerimizi Nefes Eğitmeni, Aslı Şengül Aktaş’a sorduk:
Doğru Nefes Alıp vermenin Sosyal yaşamımıza faydası var mı? , Doğru nefes alıp vermekle duygularımız değişir mi? , Nefesle farkındalık nasıl başlar? , Nefes ve Tasavvuf birbiri ile ilişkilendirebilir miyiz? Bütün bu sorulara cevap aranan ve geçen hafta ilk bölümünü yayınladığımız nefesin önemi ve hayatımızdaki etkileri ile ilgili faydalı bilgilerin yer aldığı röportajımızın ikinci bölümüne devam ediyoruz. Nefes alma tekniklerinden, doğru nefes almanın önemine kadar nefes ile ilgili merak ettiklerimizi Nefes Eğitmeni, Aslı Şengül Aktaş’a sorduk:
Doğru Nefes Alıp vermenin Sosyal yaşamımıza faydası var mı?
Bizler doğduğumuz anda saf şuur bilinci ile dünyaya geliyoruz. Aslında duygumuz sadece Aşkı ve Sevgiyi yaşamak için buradayız. Ayaklandığımızda kendi özgür irademizle tam ayaklanmaya başladığımızda Anne’den, Baba’dan, çevreden, örften, adet ve gelen göreneklerden bir sürü kısıtlamalar geliyor. Hep bir ket konuluyor önümüze ve farkında olmadan nefesi kısıtlamayı öğreniriz. Bu halde okul hayatımıza başladığımızda da başarılı olma adına, arkadaşlarımıza, çevremize kendimizi ispatlama adına hep bir şeye odaklanmamız lazım, rahatlıkla olmuyor bazı şeyler. Örneğin, iş yerine gittiğimde odaklanmamız gerekiyor, konsantrasyona sahip olmam gerekiyor, patronumla arkadaşlarımla ilişkiler içerisinde olabilmem için çok rahat olamazsın, hep odaklanma konsantrasyon halinde olmanız lazım bu doğru bir şey mi? doğru bir şey peki, buna ulaşabilmeniz için ne yapmanız lazım? Nefesinizi kısıtlayıp göğüs nefesi yapmanız lazım. Bu doğru bir olay, ancak eve döndüğünüzde ya da arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde hala bu durumdaysanız bu durum sizi ileride anksiyete’ye kadar götürür. Önemli olan bu durumun farkına varıp nefese bütünsel olarak almaya çalışmak. Bütünsel olarak nefes aldığımız zaman vücut daima dengede kalıyor.
Doğru nefes alıp vermekle duygularımız değişir mi?
Duygusal bedenimize baktığımızda enerji merkezleri çakralar bulunmakta. Bu çakralar görülmeyen bir alanda fakat bu çakraların fizik bedendeki atış noktaları bizim hormon bezlerimize, endokrin bezlerimize denk geliyor. Endokrin bezlerinde şöyle bir durum var, ben çok gerildiğimde böbrek üstü bezlerimizden adrenalin salınır veya gerilmedim, gerilebileceğim bir olayı hissettim/düşündüm. O anda bilinçaltı görmüyor, senin yönlendirmene göre hareket ediyor ve benim günlük yaşantımın %99’unu yöneten bir kısım bilinçaltı, sürekli beni gözetleyen ve bana zarar gelmesini engelleyen bir Anne gibi sürekli yanımda. Bir şey hissettiğimizde, beynimizdeki amigdala duygusal bedenimin ana merkezidir orası, bir şeye hatırlattığı zaman hemen adrenalin salınıyor. Adrenalin vücuda salındığında genelde kötü bir şey olarak düşünüyoruz, hırs, öfke hormonu. Değil, adrenalin salındığında pankreasa gider, çabuk insülin salgıla şekeri de al hücreye git sonra oksijen gelecek, besin ile buluşan oksijen Karbondioksit+su+ ATP enerjisi oluşur. ATP anlık oluşur anlık kullanılır, depo edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Derki, şu anda bir durum var, adrenalin salınsın ki ATP açığa çıksın çünkü o durumda bir şekilde bir mücadele için hareket etmemiz lazım, şu anda benim vücudumda adrenalin salınıyor. Neden? Benim elimi kaldırabilmem için enerjiye ihtiyacım var, illaki gerilmem için değil. Adrenalin salınır beyinde elektriksel sinyale döner ve kendimi ben biraz böyle hareket halinde hissederim veya beyinde pineal bezimizden serotonin salınır, elektriksel sinyale döner kendimi huşu ve mutluluk içerisinde hissederim. Gün içerisinde sürekli ben sığ nefes aldığım zaman adrenalin salınır. Derki, şu anda, vücut sığ nefes alıyor, otomatik olarak nefes kısıtlandı adrenalin salınsın. Dış odaklı olalım, dışarı ile ilgilenelim, biz yoğuz dışarıdan kendimizi korumak var aslında. Gün içerisinde ben sürekli bu şekilde isem, gergin ve endişeli isem, akşam yattığımda da gergin isem nefesim boğazımda ise beni bir nebze olsun mutlulukla uykuyla buluşturmaz. Beden uyusa bile, sığ nefes aldığımız için uyandığımda kendimi yorgun hissederim.
Adrenalinin ve serotonin dengede olması lazım. Gün içerisinde, mutsuz oldum adrenalin çıktı, üzücü bir olay oldu indi. Burnumda da birtakım sistemler var o sistemler güzel bir olay olmasa bile kendini dengeleyebilme adına dengeye getirir, ben bunu sürekli yaşadım diyelim, bir yerden sonra bilinçaltı diyor ki ya hep iniyorsun çıkıyorsun, adrenalin kalmadı. Ondan sonra şu safha başlıyor, sinirlenmeyeceğiniz bir olay oluyor, üzülmeyeceğiz bir olay, sinirleniyorsun öfke patlaması yaşıyorsunuz. Bu size ayrı bir döngü oluşturuyor ve bunu bilinçaltı bilinçli bir şekilde yapıyor çünkü nefesi bütünsel almamız lazım ya, gerildiniz hep sığ nefes ve o sığ nefesi bir şekilde bütünsele getirebilmek için bilinçaltı sıkışmış nefesi dışarıya atabilecek olaylar aramaya başlıyor, kendi kendine kendi kendine yer arıyor. Mesela, eve geldiniz aslında ortamda hiçbir şey yok, çocuklara olabiliyor genelde mesela neden bunu buraya yaptın? Neden ödevini yapmadın? Adrenalinin ve serotonin ile beraber çalışıyor derin bir nefes alıyor kendini dengeliyor ama tekrardan bir karma oluşturuyor. O yüzden serotonin ile adrenalinin daima dengede olması bunun için de farkındalığın yerinde olması gerekiyor.
Nefesle farkındalık nasıl başlar?
Nefes alıp verirken aslında öyle olmadığımız halde gergin ya da sinirli olduğumuzu hissettirecek şekilde nefes alıp veriyorsak an ’da kalmadığımızı hissetmişsek yani gelecek ve geçmiş arasında gelgitlerimiz varsa ve bunu gözlemlemişsek farkındalık burada başlar. Farkındalık nedir? diye sorarsanız, Tesla bobinine parmağınızı sokarsanız bütün elektronlar oraya yükleniyorlar. Neyi düşünürsen onu beslersin. Duyguyu beslersen duygu olursun, düşünceyi beslersen düşünce olursun, bedeni beslersen beden olursun. Hepsini birden beslersen kendini çıkartırsın ortaya. Eğer ben, bir durumda düşüncede miyim? Düşünceyi beslerken sığ nefes alıyorum, bundan kopmam için ne yapmam lazım? Hemen ortam değiştirip daha fazla yanlış nefes almaya başlıyorum. Yani, nefesi göğüste tutarak ağızdan hızlıca alıp vereceğiz. Daha çok nefes almaya başladı ne nefes hızlandırmaya başladı muazzam bir his var ama bir şey yapmıyorsunuz, bu anda durduğum yerde nefes almaya devam ediyorsun. Adrenalin sayısı yükseldi ve savaşmak için harcıyor ne kaçmak için harcıyor, ben öleceğim galiba? Ama ölmek istemiyorum. Benim 2 tane İlacım var serotonin ve endorfin şu anda onları almam lazım nefes tutuyorsunuz endorfin ve serotonin salgılanıyor. Eğer bir kişiye sinirlendiyseniz bir olayda gidip o kişiye sarılasınız gelir. Bakış açınızı, düşünceyi, negatif enerjiyi tamamen dağıttınız. Bedeninizde çıkan o gerginliği tamamen rahatlattınız. Bu rahatlatmayı ilaç kullanarak yapmanın en güzel yanı, bedenime bilincime hâkim olmam.
Nefes ve Tasavvuf birbiri ile ilişkilendirebilir miyiz?
Bizler, bize ait olmayan güzellikleri kendinize çekmiyoruz. Bizler bize ait olmayandan attığımız için onu özgürleştirdiğimiz onun farkına varıp bir dakika sen bana ait değilsin seni şöyle koyuyorum, tamam mı? Sana da Teşekkür ediyorum. Evren güzel frekanslarla dolu, benim üzerimde kıyafetler olduğu için o güzellikleri göremiyorum ama onlardan uzaklaştığım zaman, onları arındırdığım zaman güzellikler zaten hep benimle beraber. Arınmadan önce dağlar dağ idi, denizler deniz idi, nehirler nehir idi. Aydınlandıktan sonra dağlar dağ oldu, nehirler nehir oldu, ırmaklar ırmak oldu. (Lao Tzu) Yani aslında şunun farkına varmamız lazım, kâinat tek bir sesten meydana geldi; HÛ ….
Hû’dan yaratıldın ve biz nefes alışverişlerimizde, nefesi burnumuzdan alırız bütünsel nefes, kalpten. Nefeste şu vardı, önce karnımızı şişirelim sonra göğsümüzü şişirelim. Ben ona şöyle söylüyorum, bir bardak cam bardak düşünün, nefes ebetteki cam bardağın ende binden başlar dolmaya yukarıya doğru bardağı boşaltırken de ilk önce yukarıdan bardak boşalır ve akar. Evet doğru olan budur ama burada yönlendirmek lazım çünkü nefesin başlangıç noktası burun bitiş noktası akciğer sonrası çaba size kalıyor. Siz onu kontrol altına alabiliyor musunuz? Onu kontrol altına alıp da nefise tam böyle kuyruk sokumunuza, o 7 çakradan, 7 nefis mertebesi diyorum ben ona, nefsi emareye kadar indirip yukarıya kadar çıkarmayı eğer marifet haline getirirseniz şunun farkına varıyorsunuz nefes alıyorsunuz ve nefes veriyorsunuz bir melodi çıkıyor ortaya bana şunu hatırlatıyor: Mevlâna derki, Allah’ım ben bir ney gibiyim, bana üfleyen sensin. Bir Neyi düşünün neyde 7 tane nota vardır, 7 tane delik vardır bedenimize 7 tane nefis mertebesi var, 7 tane çakra var, 7 tane beden var, bunlar çoğaltılabilir. Ben eğer tek bir çakradan konuşuyorsam, tek bir nefis mertebesinden konuşuyorsam, nefesi yarım alıyorsam oradan konuşuyorsan güzel bir melodi çıkmaz. Neyi üflerken tek bir nota üflersem eğer kulak bir yerden sonra tırmalanır, insan bir yerden sonra sıkılır bıkar ama bütün delikleri bütün çakralarım en güzel şekilde deneyimlersem muazzam bir melodi çıkar ortaya. O melodi zaten hücrelerde onu hissettiği için içerde Allah her an için bir ŞE’n dedir. Baktığın zaman rüzgâr kendisi için esmiyor görevini yapıyor, ağaçlar kendisi için meyve vermiyor. Bize baktığımız zaman bizde alışverişlerimizde bir hedef olmadan, düşünceye takılmadan duygu’ya takılmadan, bedene takılmadan bunu en güzel şekilde yaptığımızda vücutta muazzam bir titreşim alanı oluşuyor. Kalpte oluşuyor.
Bu Hal’in fiziksel bedene etkisi var mı?
Kanın pH’ını düzenliyorsunuz her şeyden önce, kanın pH 7.4 olması lazım. pH ne demek? asitlik bazlıktan bahsediyoruz. Beslenmemize de çok dikkat etmemiz lazım alkali, bazik beslenmeye özen göstermeniz gerekiyor.
Alkali Beslenme için ne yapmamızı tavsiye edersiniz?
Her şeyden önce bedeni, karaciğeri arındırmak gerekiyor. Karaciğer, bağırsaklar ikinci beyin dediğimiz kısım. Son yapılan araştırmalar bağırsak sisteminin etrafında da nöronların olduğunu söylüyor ve o bağırsak sisteminin etrafındaki sindirim sistemini etrafında şöyle söyleyeyim, beynimizden Pineal bezden, endorfin, melatonin, DMT, pinolenin, serotonin gibi 5 hormon salgılanıyor. Bunlar aslında huşuyu, huzuru, mutluluğu getiren hormonlar ama Serotninden bahsedersek serotoni’nin %20’si Pinael bezden salınırken %80’inin bağırsak sistemi etrafından salındığını söylüyor bilim adamları ve duygulardan bahsederken, … göbeğim çatladı tabirini kullanırız. Duygularımızın merkezi orası ve bağırsak sistemini etrafında 800’e yakın endokrin bezi var bu da 800’e yakın karakter, duygu demektir. Önemli olan bu duyguları kullanabilmektir. O nedenle, sistemin güzel hareket edebilmesi için bizim mutlaka bağırsak temizliğini de çok iyi yapmamız lazım. Örneğin, bir lavaboya bakın, lavabonun ana gideri kirliyse eğer su taşmaya başlar. Ben bağırsağımı temiz tutmazsam eğer bağırsakta bulunan atıkta bulunan zehirler tekrar bağırsak damarlarından kan dolaşımına katılıp bize gelir. Bunu ezotorik olarak baktığımızda, geçmiş duygular diye nitelendirilir bağırsak. Eğer duyguların atamıyorsan kabızlığın vardır. Doğru mu? Doğru, ama ben kabızlığı mı yenersem mi duygularım atarım? duygularımı atarsam mı kabızlığım olmamaya başlar? Hani Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan meselesi? bağırsak temizliği lavmanlar yapılabilir ama bu lavmanlar ilaçlı değil tamamen sirkeli sularla limonu sularda olabilir, uygun bitkisel müshiller kullanılabilir. Bağırsak temizliği için ardından karaciğer temizliği mutlaka yapılması lazım çünkü Karaciğer vücudun laboratuvarı. Karaciğer temizliği için akşamları aynısefa bitki çayı içebilirsin, bazik olan her şey karaciğer temizliğine de yardımcı olur. Bir süre 40 gün kadar bilinçaltı içinde derler ya sonra öğrenir bilinçaltı 21 güne kadar alışıyor 40.gün de artık tamam diyor bu benimdir. Bu onu kullanmaya başlıyor, 40 gün kadar alkali beslenebilir yani süt ürünlerinden uzak durulabilir protein olarak bakliyat alınabilir ama işte şöyle bir sıkıntı var bakliyatlarında genomu değiştirilmiş vaziyette. Orada daha sağlıklı bakliyatlar ile protein ihtiyacımızı karşılayabiliriz söyle karşılıklı baktığınız zaman bu çok uzun sürmesin diyorum, çünkü Normalde atıyorum A kadar protein ihtiyacım varsa benim ben 2 kilogram mercimekten alıyorum ama 2 adet köfteden de alıyorum, dolayısıyla bir süre mercimek yiyebilirsin ama devamlı yiyemezsin. Bir süre daha az protein ile beslenerek vücudu dinlendirebilirsiniz. Açlık orucunu da tavsiye ediyorum, çünkü bedeni ne kadar aç bırakırsanız beden içerde kendine ait aslında olmayan şeyleri yemeye beslenmeye başlıyor içerde de zararlı şeyler öylece onları yok ediyoruz. O nedenle limonlu suyu, alkali suyu içmeyi yani bazik suları 7.4 olsun pH’a yakın olsun.
Bizlere tavsiye edebileceğiniz pratik nefes egzersizi var mı?
Mesela, metabolizmayı hızlandırmak için hızlı nefesler alınmalıdır. Yani, göğüs kafesinin bilinçli bir şekilde kullanılarak alınan nefesler metabolik hızı arttırır.
Bunun haricinde tavsiye edebileceğim “İştah Kesme Nefesi” var. 2-3 saat içinde yeme içme ihtiyacı karşılanır. Bu bilimsel bir çalışmadır. Ağzı açıp dili yukarı kaldırın ve dilin altına derin nefesler alın. Buradaki amaç dili biraz soğutmak. Bunu düzenli olarak, ağızdan Nefes alıp burundan Nefes ver şeklinde yapıyoruz. Bu esnada tükürük salgısı artacak. Dilinizin azı dişleri altında tükürük salgısı artacak ve uzun süre tükürük gelmeyecek. Buda uzun süre acıkmamanız için uygun ortam hazırlar.
Bunu 7 defa tekrarlayacağız yani ağzımızdan nefes alıp burnumuzdan nefes vereceğiz. Bu esnada ağzımızın içindeki tükürük giderek artacak. 10 dk. Sonra yemek yeme ihtiyacı olmayacak. Bu esnada başın dönmesi çok normal, bunun sebebi ya alyuvar sayısı çok az ya da böbrekler az çalışıyor olabilir. Bu çalışma ile bağışıklık sistemi de düzeltiyor.
Hep nefes diyoruz nefes almada burnumuzun fonksiyonu nedir, burun sağlığı ve temizliği için nelere tavsiye edersiniz?
Burun temizliği hakkında Kubilay hocamızın sıklıkla tavsiye ettiği “150 Yıl Yaşayabilirsiniz” kitabındaki tavsiyeyi sizlerle paylaşmak isterim. Mikhail Tombak kitabında derki, pek çok insan diş temizliği gibi burun temizliğinde de gereken önemi ve gayreti göstermiyor. Bu, yalnızca koku duyumuzun azalmasına ve düzgün nefes almamıza engel olmakla kalmaz, bedenimizdeki enreji dengesini bozarak başka sağlık sorunları da meydana getirir.
Antik Çin tıbbında burnun sağ deliğinden alınan nefes “Güneş Nefesi” ve pozitif olarak kabul edilirken (bedendeki pozitif yükü artırır); sol deliğinden alınan nefes “Ay nefesi” ve negatif olarak kabul edilir. Biyoenerji dengesini korumak için burnumuzun her iki tarafından rahatça nefes alabilmemiz gerekir.
Burnumuza giren tozlar, burun kanallarını kaplayan yapışkan sümüksü örtü tarafından kaplanır ve siliya denilen mikroskobik tüylerin hareketleri sayesinde dışarı doğru itilir. Burun mukozasındaki örtünün mikrop öldürücü özellikleri vardır ve pek çok bakteriyi öldürme yeteneğine sahiptir. Soluduğumuz hava öylesine çok toz içerir ki, ne yaparsak yapalım burnumuzu temizlemek için yeterli gelmez. Ayrıca, genellikle yan üstü yattığımız için burnumuzun bir tarafında diğerine kıyasla çok daha fazla toz birikir. Bu durum olağan, düzenli solumayı imkânsız hale getirir ve kanımızın bileşimini ve dolaşımını etkiler. Bütün bunlar da sonuçta uyku düzensizliklerine, sinir sistemi bozukluklarına ve sindirim sorunlarına yol açar. Müzmin soğuk algınlığından mustarip insanlar daha çabuk yaşlanır, görmeleri zayıflar, başlarına uğultu ve kulaklarında çınlama olur. Burnun iki tarafından düzenli nefes alamamak zaman içinde sağlığımızın genel olarak bozulmasına neden olur. Bu nedenle her yaşta, günlük temizliğimizin bir parçası olarak, burun deliklerimizi ve hava kanalalrımızı bir çözeltiyle yıkayarak temizlemeliyiz.
Bunun için: İki tutam tuz ve yemek sodası ile yarım çay kaşığı balı yarım bardak suda eritin. Bu çözeltiyi bir biberona (burun temizleme şişesi olamayanlar için) doldurun ve biberonun ucunda suyun kolayca akmasına olanak verecek genişçe bir delik açın. Burnunuzun bir deliğini başparmağınızla tıkayıp, diğer deliğe biberonun ucunu yerleştirin ve çözelti ağzınızdan çıkana kadar burun deliğinize suyu boşaltı. Aynı işlemi öbür burun deliğinize de uygulayın. Çözelti bitinceye kadar, ardışık olarak iki burun deliğinize bu işlemi yapın. Yöntemi iyice öğrendiğinizde suyun ve bileşenlerin miktarını iki katına çıkarabilirsiniz. Bu uygulamayı sabah ve akşam, haftada iki-üç kez yapın. Zaman zaman mikrop öldürücü etkileri ve güzel kokuları nedeniyle yarım bardak nane veya papatya çayı kullanılabilirsiniz.
Tıkalı Burun için yapabileceğimiz bir egzersiz var mı?
Önce elinizin başparmağı ile hangi burun deliğiniz kapalı hangisi açık olduğunu anlama için burun deliklerimiz sırasıyla kapayalım, hangisi tıkalı/kapalı ise o burun deliğimizi yine parmağımızla kapayacağız, tıkalı burnumuz elimizle tıkalı iken açık olan burun deliğimizden kuvvetlice 20 defa nefes alıp vereceğiz. Nefes alıp verdikten sonra açılıp açılmadığını kontrol edelim, eğer halen açılma yoksa nefes almayı işlemi 25’e çıkartıp 2 sn. bekledikten sonra tekrar yapalım. Yarın yine aynı işlemi deneyelim. Bir iyileşme yoksa doktora gitmenizi tavsiye ederim. Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.