Dünyanı Değiştir… / Canay Gümüşlü SAFİ
Hepimiz, yaşamlarımızda birçok sıkıntı ile uğraşmakta, problemlerimize çözümler aramaktayız. İş hayatındaki problemler, özel hayattaki problemler, ekonomik problemler gibi, boğuşmamız gereken farklı farklı sorunlarımız var. Peki, bu problemlerle yüzleşip gerçekten onlarla mücadele edebilecek gücü kendimizde bulabiliyor muyuz?
Önce kendimizi tanımamız gerek değil mi? Kişisel özelliklerimiz, isteklerimiz, deneyimlerimiz, hayattan çıkardığımız dersler, yeteneklerimiz, bulunduğumuz çevre, elimizdeki imkânlarımız, inançlarımız… Hepsini düşünüp tarttığımızda, İsteklerimize ulaşma noktasında, güçlü ve zayıf yönlerimizi ve ihtiyaçlarımızı daha iyi görebiliriz.
Peki her şeyin farkına varsak bile ne değişecek diye soruyor olabilirsiniz. İhtiyaçlarımıza ulaşabilmek için değil, insanın kendini tamamlayabilmesi için değişim gerekir. Emin olun ki, kişisel dünyada olumlu değişim gerçekleştikçe, başlangıçta, heves, istek, gaye olarak görülen şeylerin çoğu da değişecektir. O yüzden önce dünyamızı sorgulamak gerekmekte.
Örneğin, çok yetenekli bir mühendisin kilo problemi varsa, bu kilo fazlalığını daha hoş görünmek için üstünden atmaya çalışması, amacını ulaşmada yeterli olmayabilir. Hâlbuki, biraz daha fazla yürümek için kendine vakit ayırmaya çalıştığında o yürüyüşlerde, yürüdüğü yolları, gördüğü park ve bahçeyi, gökyüzünü daha iyi fark edebilse, yoldan geçenlere selam verse, ya da geçtiği yollardaki sokak hayvanlarının başını okşayabilse, bir de kendini motive eden bir müzik dinlese ve her gün yapamasa bile, gün aşırı bu yürüyüşleri tekrar edebilse kendini daha mutlu hissedeceği aşikârdır.
Ya da, sonu olmayan bir saplantıda ve ısrarcılıkta olan, kendinin devamlı beğenilmesini bekleyen, isteyerek ya da istemeden bir kibir sarhoşluğunda olan bir kişi kendinin durumunu, fark edebilse, dışarıdan görünüşünü görebilse, eminim ki, inanç ve huzur bulmak için, daha önce hiç yapmadığı alışkanlıkları edinecektir. Örneğin, sadeleşerek, bir seyahate çıkmak gibi, bir yardım organizasyonunda hizmet vermek gibi.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Kendimiz dâhil, çevremizde birçok örnek olduğunu düşünüyorum. Önemli olan insanın kendini fark edebilecek ve tanıyabilecek düzeye ulaşabilmesidir. Bu yolculukta neler yapılabilir? Yeteneklere ve hobilere daha fazla yer verilmesi, güç yettiği kadar iyilikler yapılması, beyin kadar vücudu da rahatlamak için düzenli spor yapılması, yeni şeyler öğrenilmesi (yabancı dil, akıl oyunları, el işleri, vb.), uygun sivil toplum örgütlerine, etkinliklere, seminerlere, fuarlara katılarak sosyalleşilmesi, düzenli olarak farklı yerlere seyahatler yapılması ve inanç dünyasında insanın kendini rahatlatabilmesi, kendine vakit ayırması, kendisi ile baş başa kalabilmesi gibi insanın geliştiren ve değiştiren, iyileştiren faaliyetler ifa edilmelidir.
Peki, kendi dünyamızdaki değişimin gerekliliğini kabullendik diyelim, kendimizi de tarttık, düşündük, artıları ve eksileri gördük. Buna göre bir yol haritası belirlemeye çalışırken başka neye ihtiyaç duyarız? Bazılarımız yakınında bir rol model arar. Örnek alınacak kişilikler bulmaya çalışır. Bazılarımız da unuttuğu veya ihmal ettiği şeyleri, çok sevdiği, önemsediği ya da benzer durumlardan başarı ile kendini ispatlayabilmiş yeni tanıştığı kişiler vasıtası ile fark eder ve onlardan kendine çıkarsamalar yapar. Örnek alınan kişilerin her hareketi dikkatle izlenir ve taklit edilmeye çalışılır.
İşte o yüzden, günümüzde dijital dünyanın iyice yaygınlaşması ile ülkemizden ve dünyadan iş ve sanat dünyasında başarıları ile dikkat çeken birçok iş insanı ve sanatçı milyonlar tarafından çok dikkatle izlenmekte, taklit edilmekte ve örnek alınmaktadır.
Sonuç itibariyle, yazının başında söylediğim hususu yeniden hatırlatmak isterim. Eğer problem olarak addettiğimiz sorunlarımız ile başa çıkamıyor isek, o konuda dünyamızı değiştirmek gerekiyor, bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Kişisel gelişimimizde ve tatminimizde, iç huzurumuzda yol kat ettikçe, bize problem olarak görünen şeylerin aslında problem olmadığını göreceğiz. Özellikle, büyük şehirlerdeki yaşamlarımızda, zamanı etkin kullanamayabiliyor ve daha yorgun oluyoruz. Trafik problemi, uzun iş saatleri ve dolayısı ile aileye daha az zaman ayrılması, daha az anlayışlı, daha robotik insanlar, mazide kalan komşuluklar, bizleri daha tedirgin, gergin ve ne yazık ki daha duyarsız hale getirdi.
Artık heyecan duyamaz hale gelen, içindeki çocuğu göremeyen, farkındalığı olmayan, vicdanına sırtını dönen, küçük şeyler ile mutlu olamayan kalabalıklar olmayalım. Her şeye rağmen her gün yeni şeyler öğrenen, daha çok iyilik yapan, inançlı huzurlu, kendinden zayıfa şefkat duyan, tek başına değil de birlikte güçlü olunacağına inanarak takım çalışmasına yatkın, dürüst, zinde toplumlar olalım. Hayat, gergin ve stresli kalacak kadar uzun değil… Tüm okuyucularımıza farkındalıklarımızın, sevinçlerimizin, huzurumuzun arttığı günler dilerim. Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.