Şansı Doğru Değerlendirmek Gerekir
Türkiye’de otomotiv sektörünün önde gelen isimlerinden Ali Haydar Bozkurt ile otomotiv sektörü, iş hayatı, başarısı ve gelecek hedeflerine dair konuştuk…
Bize biraz kendinizden ve mesleki öykünüzden bahseder misiniz?
İlk, orta ve yükseköğrenimimi Adana’da tamamladım. 1991 yılında Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Kendimi bildim bileli aynı anda birden fazla şeyle uğraştım. Günün 24 saatinin yetmeyeceği bir hayatım oldu. Gençlik yıllarımda otomotiv sektöründe çalışacağımı hayal etmemiştim. Ben daha çok sanatla ilgili bir şeyler yapacağımı düşünüyordum.
Profesyonel çalışma hayatına 1996 yılında demir-çelik sektöründe başladım. 2003 senesinde ALJ Grup’a transfer olarak Daihatsu Türkiye’nin Genel Müdürlüğü görevine atandım. 2006 senesinde, bu görevime ilave olarak ALJ Grup’un Avrupa Direktörlüğünü de üstlendim.
ALJ Grup’un 2009 senesinde Toyotasa’daki Sabancı hisselerini satın almasına müteakip, yeni yapılanma çerçevesinde kurulan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.’ye CEO ve ardından Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine getirildim. ALJ’nin 2012’de Türkiye’de holdingleşme kararı almasından sonra ALJ Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de üstlendim. 2016 yılından itibaren de Lexus markasını grubumuz çatısı altında Türkiye pazarına sunduk.
Firmanızı sektörde öne çıkaran özellikleri nelerdir?
Biz, Lexus’u Türkiye pazarına sunarken ayrıcalıklı olmak isteyenlerin otomobili şeklinde bir mottoyla yola çıktık. Hedef kitlemiz, süper premium segmenti tercih edenlerdi. Segmentimizi bu şekilde tanımlamamız Lexus otomobillerinin başka hiçbir markada olmayan kaliteyi, işçiliği ve lüksü getiriyor olması. Lexus satın alan kitlenin de öncelikleri; lüks, prestijli, sorunsuz ve farklı otomobiller satın almak. Çünkü kullanıcılar, bizim otomobillerimizi satın aldıklarında özel olduklarını daha satış aşamasından itibaren hissediyorlar. Bununla birlikte biz Lexus olarak müşterilerimize sadece otomobil değil “yaşam tarzı” sunuyoruz. Sunduğumuz sıradışı hizmetlerle de bunu destekliyoruz.
Öncelikle İstanbul’da açtığımız showroom ile Türkiye pazarına geniş bir ürün gamıyla giriş yaptık. İstanbul’dan sonra ikinci showroom’umuzu ise Mahall Ankara’da hizmete açarak Ankaralılar ile buluştuk. Lexus Türkiye olarak SUV modeli, spor model ve lüks sedan modellerine kadar her alanda hibrit keyfini ve avantajlarını, Ankara’daki premium segment kullanıcıları da yaşamaya başlayacaklar.
Lexus markası için Ankara çok önemli bir noktada yer alıyor. Hep olmak istediğimiz bir yerdeyiz. Ve Ankara’nın potansiyeline çok inanıyoruz.
Markanız ile ilgili gelecek beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir?
Aslına bakarsanız biz bir ürün satmıyoruz, Lexus bir yaşam biçimi. Bir İngiliz atasözü var, çok severim: “Zenginlik bağırır, servet fısıldar.” Lexus da hep fısıldar. Bu yüzden Ankara’daki müşteri kitlemize de bu deneyimi yaşatmaya hazırız. Lexus olarak “Showroom açtık, satış yapıyoruz.” demeyi işin kolayına kaçmak olarak görüyoruz.
Biz markamızı ülkemize getirmeden önce Türkiye’deki bütün bayiliklerimizde Lexus servis noktalarını hazırladık. Van’a da gitseniz, Edirne’ye de gitseniz Lexus servisi bulabilirsiniz. Hatta Ankara’da 3 yerde servis hizmeti veriyoruz. Segmentinde bu kadar çok servis noktası olan Türkiye’de tek markayız. İşte bizim en büyük farkımız bu.
Lexus, Türkiye pazarına farklı bir bakış açısı getiren bir marka oldu. Hep söylediğimiz gibi asıl hedefimiz, satıştan ziyade markayı müşterilerimize doğru bir şekilde anlatmak. Lexus’un tüm modellerinin hibrit seçeneği de mevcut. Lexus’un iki SUV, üç sedan, bir coupe ve bir hathback modelinin hibrit versiyonu bulunuyor.
Lexus Hybrid modelleri, hem elektrikli hem de benzinli motora sahip olan ve kendi kendini şarj edebilen modellerdir. Bu sayede elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan çevre kirliliğinin ve menzil kaygısının da önüne geçiliyor. Bunun yanında hükümetimizin getirdiği vergi teşviki düzenlemesiyle birlikte geleceğin teknolojisi olarak kabul edilen hibrit araçların trafikte sayılarının artacağına inanmaktayız.
Özel hayatınız ve kariyerinizi nasıl dengeliyorsunuz?
Yoğun bir iş tempom var. Ve ayrıca işim dolayısıyla çok sık seyahat eden biriyim. Ama iş ve özel hayatımı düzgün bir şekilde programladığımdan bu sorun teşkil etmiyor. Yapmak istediğim her şeye zaman ayırabiliyorum. Benim prensibim budur.
Sizin için iş hayatında başarı ne demek? Başarılı olmak için neler yapılmalı?
Başarılı olmamın temelinde, öncelikle her zaman mutlu olduğum işleri yapmamı söyleyebilirim. Kendimi bildim bileli aynı anda birden fazla şeyle uğraştım. Basketbol, fotoğraf, tiyatro, müzik gibi… Çünkü böyle mutlu olabiliyorum. Çocukluğumdan beri bu davranışımı da devam ettiriyorum. Başarılı olmamı da mutluluğuma bağlıyorum diyebilirim. Her zaman başkalarından biraz daha uzağa bakanlar başarılı olmuştur. Mevcutla yetinmemeli, hayallerinize daha sıkı sarılmalı ve gerçekleştirmek için her yolu denemelisiniz. Şimdiye kadar benim hiç kağıda dökülmüş özgeçmiş yazım olmadı, hep beni gelip buldular. Profesyonel iş yaşamımın 6. yılında bir markanın Genel Müdürü oldum. Henüz 35 yaşında idim. O zaman sektörümüzdeki en genç genel müdür bendim. Elbette ki şans çok önemlidir, ancak doğru zamanda doğru yerde olmanın önemi de büyüktür. Şans yanınızda belirince doğru donanımla yakalanmak önemli. Donanımınızla, tecrübenizle, hayat vizyonunuzla o şansı doğru değerlendirebilmek gerekir.
Otomotiv sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sizce önümüzdeki dönemlerde sektörde önemli hale gelecek
bir etken var mıdır?
Otomotiv sektörü büyük rekabetin yaşandığı sektörlerin başında gelmektedir. Yeniliklerin ve insan hayatını kolaylaştırıcı özelliklerin her geçen gün karşımıza çıktığı sektörümüzde araştırma ve geliştirme harcamalarına sektör içinde en fazla kaynak ayıran markayız.
Temsil ettiğimiz Toyota ve Lexus markalarının doğa ile dost hibrit otomobil satışlarında, 13 milyonu aşan satış adedi ile Dünya’da lider konumdayız. Tüm dünyada dizellerle ilgili birçok önlem alınmaya başlandı. Bunun etkilerini Türkiye’de de birkaç sene içerisinde görebileceğimizi düşünüyorum. Tüketiciler de daha bilinçli davranmaya başladılar. Yılda 30-40 bin km yapmayan bir müşterinin dizel araç alması zaten anlamsız ve bunu farketmeye başladılar. Farklı markalar, farklı ülkelerin aldığı bu kararlara paralel olarak önümüzdeki 3-5 sene içerisinde dizel motor geliştirmeyeceklerini anons ettiler. Benim görüşüm, Avrupa’da 2018’de başlayan dizel otomobil satışlarındaki ciddi düşüş 2020 sonrasında Türkiye’de de yaşanacak ve hibrit araçların satışı artacaktır.
Elektirikli otomobilllerin yaygınlaşması menzil kaygısı, şarj sorunları, altyapı gereksinimi ve maliyet nedenleriyle uzun yıllar alacaktır. Otomotivin gelecek 15-20 yıllık döneminde planlamaların hibrit teknolojiler üzerine kurgulandığı artık kabul edilmekte. Bizim en büyük avantajımız, bugün birçok markanın yeni geliştirmeye çalıştıdığı hibrit teknolojisinin 40 yıldan uzun bir zamandır geliştirilmesine yaptığımız yatırım ve yıllardır sürdürmekte olduğumuz teknoloji önderliğimizdir. n Bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.